“`html
Kıbrıs’ta Türk Dış Politikasının Yarım Yüzyıllık Süreci
Türk diplomasisinin Kıbrıs sorunu üzerindeki 50 yıllık mücadele tarihini incelemek istiyorsanız, son gelişmelere yakından bakmalısınız. Geçmişe çok fazla gitmeden, güncel örneklerle durumu açıklayacağım.
İki Tarafın İletişim Sürecindeki Örnekler
Rum tarafına çeşitli teklifler yapıldı. Bunlardan biri, “İki toplumun kaynaşması için kuzey-güney yönünde yeni sınır kapıları açalım” önerisi idi. Ancak Rumlar, “Kapılar doğu-batı yönünde olsun ki, Rum vatandaşlarının yolu kısalsın,” cevabını verdi.
Ardından, “Adaya yerleştirilen mayınları temizleyelim,” dedik. Rumlar ise, “Temizlerseniz işgal olursunuz, bu öneriyi reddediyoruz,” ile yanıt verdi.
Başka bir önerimiz, “Ara bölgeye güneş panelleri yerleştirip, iki toplum için elektrik üretebiliriz,” oldu. Rumlar, “Güneş panelleri kuralım, ama elektrik hattı güney yönüne doğru gitsin. Türkler bizim hatlarımızdan yararlansın,” dediler. Bunun üzerine Türk tarafı, “Ya elektrik hattı her iki tarafa döşenecek ya da siz KKTC üzerinden alacaksınız,” şeklinde bir yanıt verdi.
Kuraklık sorunuyla ilgili olarak, “Türkiye’den gelen suyu sizinle paylaşalım,” önerisine Rumların yanıtı ise, “Biz suyu Kuzey Kıbrıs ile değil, Türkiye ile görüşürüz,” oldu.
Cenevre Toplantısının Önemi
Tüm bu görüşmeler 18 Mart’ta Cenevre’de gerçekleştirilen gayri resmi Kıbrıs toplantısında gündeme geldi. Bu toplantının önemini önceki yazılarımda ele almıştım; zira toplantıya KKTC ve Rum tarafı liderlerinin yanı sıra BM Genel Sekreteri Guterres, Dışişleri Bakanı Fidan, Yunan mevkidaşı Gerapetritis ve İngiliz Bakan Doughty katıldı. Bu toplantıda, Kıbrıs müzakereleri tarihinde ilk kez federasyon konusu ele alınmadı ve BM’nin federasyon fikrinden uzaklaşmaya başladığını gözlemledik.
Rum Yanlısı Tavır ve Türk Tepkisi
Örnek vermeye devam edersek, geçmişte Rum tarafında çıkan bir orman yangını sırasında onlara, “Yangın söndürme uçaklarımızla müdahale edelim,” denildi. Ancak Rum Kesimi, “Uçaklarınız yangına müdahale edebilir, fakat suyu sadece Rum tarafından alabilirsiniz,” dedi. Diğer bir öneri olan, “Size itfaiye aracı gönderelim,” yanıtı ise “Araçlarınız gelsin, ama üzerindeki KKTC yazılarını kapatın” şeklinde oldu. Bu tutum, daha açık bir dille ifade etmek gerekirse, rahatsız edici bir şımarıklık örneğidir. Bu tavırlar, sonunda Türkiye’nin federasyon fikrini rafa kaldırmasına neden oldu.
Seçeneklerin Değerlendirilmesi Gerekiyor
Son zamanlarda yaptığım bir tespitte, günümüzdeki krizlerin iki ana nedenden kaynaklandığını belirttim. Birincisi, Soğuk Savaş ve İkinci Dünya Savaşı kökenli huzursuzlukların yıkılması. İkincisi ise, Soğuk Savaş sonrası dondurulmuş sorunların yeniden alevlenmesidir.
Kıbrıs meselesi, bu krizlerin bir parçasıdır. 12 adanın 1947’de Yunanistan’a devredilmesi ve 1950’lerde artan Enosis çabaları Türkiye için büyük bir tehdit oluşturdu. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın ana sebebi de bu olgudur.
Son gelişmeler, Suriye’deki Baas rejiminin çökmesi, Karabağ’daki işgalin sona ermesi ve Ukrayna-Rusya savaşını şekillendiren faktörler Kıbrıs üzerindeki etkilerini sürdürecektir.
Bu nedenle, Kıbrıs sorununun acilen çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Ankara, durumu okuyarak federasyon ihtimalini sona erdirmiştir.
KKTC’nin uluslararası olarak tanınması ve yaptırımların kaldırılması, Kıbrıs Türk halkının geleceği için kritik önem taşımaktadır. Tanıma sağlanmadığı takdirde, alternatif seçeneklerin gündeme gelmesi kaçınılmaz olacaktır.
KKTC’nin Yeni Vizyonu
Geçtiğimiz günlerde KKTC, Teknofest gibi önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Ülke nüfusu yaklaşık 470 bin civarında. Yağmurların etkisine rağmen festivale tam 225 bin kişi katıldı. Bu da Kıbrıs Türk halkının yüksek teknolojiye ve inovasyona olan arzusu ile ilgili önemli bir göstergedir. Ayrıca, festivale katılanlar arasında yalnızca Türkler değil, farklı milletlerden bireyler de yer aldı.
Önemli bir konuya parmak basmak gerekirse, KKTC sadece uluslararası tanınırlığa değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkına ekonomik motivasyon sağlayacak yeni bir hikayeye de ihtiyaç duymaktadır. Hizmet sektöründeki gelişmeler bir yere kadar faydalıdır; ancak ekonomik bağımsızlığın sağlanması maksadıyla yeni projeler oluşturulmalıdır. Teknofest Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar’ın, “Yeni teknoloji üssü olma hedefiyle buradayız,” vurgusu bu bakımdan oldukça kritiktir.
Önemli Gelişmeler ve Stratejik Çıkarımlar
Kıbrıs’ta Türk tarafının su ve elektrik sorunu bulunmamaktadır; çünkü su Türkiye’den temin edilmektedir. Ancak Rum tarafında bu iki alanda ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu nedenle, Rum tarafı Yunanistan’dan (Girit) üzerinden, İsrail’e elektriği ulaştırmayı planlıyor.
Başka bir gelişme ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Kuzey Kıbrıs’a deniz altından suyu getirdik, şimdi elektriği de getireceğiz,” açıklaması olmuştur. Bu iki gelişme, rekordaki değişimlerin stratejik sonuçlarından biri olarak değerlendirilmektedir.
Ayrıca, Yunanistan Girit’in güneyinde, tek taraflı olarak belirlediği alanlarda hidrokarbon araması için uluslararası ihale açtı. Bu durum, Türkiye-Libya anlaşması ile belirlenen sahaları tehdit etmektedir. Libya Başbakanı Dibeybe’nin Girit’in güneyini haritadan işaretlediği bir fotoğraf da yayınlandı. Eğer Türkiye ve Libya bu alanda ortak arama faaliyetleri başlatırsa, bu durum yeni bir dönemin başlangıcını simgeler.
“`